Akbaşoğlu, partisinin Yapraklı İlçe Danışma Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, CHP yönetiminin yaklaşımlarının milli güvenlik sorunu olarak karşılarına çıktığını söyledi. CHP yönetiminin partiyi Atatürk’ün CHP’si olmaktan çıkardığını, PKK’nın sözcülüğünü üstlenmiş bir vaziyette yol almaya çalıştıklarını anlatan Akbaşoğlu, şöyle devam etti:
“Mersin’deki terör saldırısını yapan teröristin kimliği ortada. Bütün bunlara rağmen teröristle ilgili daha önce bunlar, ‘Gazetecidir, haksız yere tutuklanmıştır, dünyanın en büyük hapishanesi Türkiye’dir.’ diye bir rapor hazırladı ancak olaylar gösterdi ki o zaman da herkes tarafından biliniyordu ki bu teröristtir, gazeteci değil PKK’nın mensubu. Bununla beraber gazetecilik kılıfı altında terörle irtibatını, iltisağını ve üyeliğini devam ettirerek milletimizin, devletimizin, vatanımızın aleyhine bir faaliyet içerisinde. Ceza Kanunu bakımından suç teşkil eden eylemler içinde olduğu için de PKK hükümlüsü olarak hapishanede. Bununla beraber CHP yönetimi bunların terörist değil gazeteci olduğu iddiasıyla Türkiye’de, Türkiye’nin artık gazeteci açık hava hapishanesi haline geldiğini vurgulamak suretiyle devletimizi ve milletimizi dışarıya gammazlayan, iftirayla milletimizi, devletimizi suçlayan tutum ve davranış içerisindeydi.”
CHP ile PKK arasında paslaşma olduğunu öne süren Akbaşoğlu, şöyle konuştu:
“PKK teröristleri diyor ki ‘Bu kendini patlatan kişi o terörist değil, başka teröristtir. Öldüğü iddia edilen terörist bizim yanımızda, teröristliğe devam ediyor.’ diyor. CHP Genel Başkanı da PKK’nın açıklamasıyla teröristlerin açıklamasıyla aynı açıklamayı tekrar ediyor ama bu kişinin gazeteci olmadığı, terörist olduğu herkes tarafından da ikrar ediliyor, kabul ediliyor. Şu durumun vahametine bakar mısınız? Türkiye’de ana muhalefet konumunda olan ve altılı masayı bir araya getirerek onlara öncülük yapan, cumhurbaşkanlığına adaylığını ortaya koymaya çalışan Kılıçdaroğlu, PKK’nın ağzıyla onların sözcüsü gibi konuşuyor. Yazıklar olsun, bu ne bedbaht bir durumdur. Bu ne hadsizlik, bu ne yüzsüzlüktür. Düşünebiliyor musunuz, Türkiye’de milletin ve devletin başı olmaya talip bir kişi Kandil’in ağzıyla, Kandil’in sözcülüğünü üstlenmiş vaziyette. Boşuna, ‘HDP’ye bakanlık verebiliriz.’ demiyorlar. Niye böyle yaklaşıyorlar biliyor musunuz? Çünkü Kandil’deki terörist başı CHP’ye yönelik ne diyor? ‘CHP, HDP’ye muhtaçtır’ diyor. Bu nedenle CHP ile Kandil arasındaki münasebet, al gülüm ver gülüm halinde devam ediyor. Dolayısıyla bugünkü CHP Atatürk’ün kurduğu CHP olmaktan çıkmış, Kandil’in ağzıyla PKK’nın sözcülüğüne soyunmuş vaziyette.”
PKK’nın siyonist ve emperyalistlerin maşası olduğunu, asla bir Kürt hareketi olmadığını vurgulayan Akbaşoğlu, “PKK, büyük Ermenistan ve Kürdistan geçiş devleti, Nil’den Fırat’a büyük İsrail’in tetikçisi ve maşasıdır. İşte Kılıçdaroğlu da onların sözcülüğünü yapmaktadır. Yazıklar olsun.” dedi.
Akbaşoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın anayasal olarak millete vereceği mesajla yarın TBMM’nin yeni yasama döneminin açılacağını dile getiren Akbaşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İnşallah ilk olarak dezenformasyonla ilgili kanun görüşmeleri, salı günü başlanmış olacak. Ondan sonra verdiğimiz sözlerimiz var, sözleşmeli personelle ilgili. Mutlaka bunu yasalaştırarak 500 binin üzerindeki sözleşmeli personelimize sözleşme hakkının verilmesiyle ilgili, mali ve sosyal haklarını iyileştirmiş olacağız. Daha önce taşeronları kadroya geçirmiştik, 1 milyona yakın işçi kardeşimizi. Yaklaşık 90 bin kişi dışarıda kalmıştı statüleri gereğince. Şimdi onlarla ilgili de bakanlığımız bünyesinde çalışma yapılıyor. 90 bin kardeşimizi de inşallah bu manada aynı güzellikle buluşturacağız.”
Asgari ücretle ilgili çalışmaların aralık ayı ortasına kadar neticelendireceğine işaret eden Akbaşoğlu, şunları kaydetti:
“Asgari ücretli kardeşlerimize çok iyi dokunuş yaparak onların alım gücünü artıracağız. Aynı şekilde işverenlerimizi de destekleyeceğiz. Onları da mağdur etmeyeceğiz. Devlet olarak işçimizin de işverenimizin de yanındayız. Hep beraber çiftçimizin, esnafımızın, memurumuzun, emeklimizin, sanayicimizin yanındayız. 1 Ocak itibarıyla memur ve emeklilerle ilgili hem işçi hem memur emeklileriyle ilgili çok güzel dokunuşlarda bulunarak bütün toplum kesimlerinin alım gücünü artırarak, enflasyonu aşağı indirerek daha müreffeh bir dönemi hep beraber yaşayacağız.”